31 Ekim 2014

Fury



İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerindeyiz. Amerikan ordusu Almanya’da Nazilere karşı savaşmaktadır. Bu ordudaki tanklardan biri olan Fury, Komutan Wardaddy (Brad Pitt), topçu Boyd (Shia LaBeauf), yükleyici Grady (John Bernthal), şoför Gordo (Michael Pena) ve 8 haftalık asker Norman’dan oluşan 5 kişilik kadrosuyla savaşın tam göbeğindedir.
Savaş kötüdür, insanlar vahşidir, savaşta daha da vahşidir, Amerikalılar zekidir, kahramandır, tüm milletlerden üstündür, tek bir tank 300 Alman askerini dümdüz edebilir, Amerikalı asker ölse bile güzel ve kahramanca ölür, sona kalan tek asker ve kahraman da ille Amerikalıdır. Yönetmen ve senarist David Ayer’in filminin ana konusu bu…
Bolca şiddet, kan ve güçlü ses efektleri filmin başından sonuna kadar devam ediyor. Filmin büyük bölümü, bir tankın içinde, daracık bir mekanda geçiyor. Savaş sahnelerinin biraz azaldığı bölümde, Wardaddy ve Norman, ele geçirdikleri Alman kasabasında, iki kadının evinde savaşa bir es verirler. Norman, kadınlardan biriyle birlikte olurken, Wardaddy de aile erkeği gibi traşını olur, duşunu alır, yemeği bir kadın tarafından hazırlanır ve gazetesini okur. Yaşanan bu tatlı hayat çok kısa sürer. Birliğin diğer elemanları da eve gelir ve kıskançlıktan ortamı iyice gererler. Ekip, bir başka kasabayı almak üzere evden ayrılırken ev de naziler tarafından bombalanır ve iki kadın ölür.
Brad Pitt ilk defa bu kadar maço bir rolde karşımızda, Shia LaBeouf ise Tanrıya olan bitmez inancı ve gözünden eksik olmayan gözyaşı ile oyuncuların arasından adeta sivriliyor. Norman’a gelince ucuz kahramanlığı ve korkaklığıyla bence oldukça mide bulandırıcı bir karakter. Eğer filmin başrolü onunsa hiç olmamış…
Fury, baştan sonra klişelerle dolu bir savaş filmi… Konusu dahi yok, 5 kişilik bir birliğin son 24 saati gibi bir şey… Savaş filmiş olduğundan ille kan ve şiddet var. Bence tam bir zaman kaybı. Brad Pitt hayranları ve kanlı savaş filmi sevenler belki beğenebilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder