25 Eylül 2014

İstanbul Kırmızısı – Ferzan Özpetek


Filmlerini severek takip ettiğim, en sevdiğim yönetmenlerden biri olan Ferzan Özpetek’in ilk kitabı “İstanbul Kırmızısı” nı  alıp okumamak olmazdı. İtalya’da yaşayan yönetmen, bu otobiyografik kitapta, İstanbul’un hayatında hiç bitmeyen özlemini ve yerini dile getiriyor. Kitap, İtalya’da da en çok satanlar listesine girmiş.
Özpetek, son derece samimi ve içten bir şekilde çocukluğunu, ilk ergenlik ve gençlik yıllarını, ilk aşkını, babasıyla çekişmelerini anlatıyor. Yazarın hayat hikayesinin paralelinde, Gezi olayları zamanında turist olarak İstanbul’da bulunan dört kişilik bir İtalyan grubun başından geçenler de anlatılıyor. Sanki bu hikayeler, filmlerinde izlediğimiz senaryoları andırıyor.


Annesine karşı derin bir sevgi besleyen Özpetek, kitabın kapağında, annesinin eski bir resmini kullanmış. Kitabın adı da annesinin kendisinden istediği kırmızı bir ojeden geliyormuş. “İstanbul Kırmızısı”, Ferzan Özpetek’in söyleyeceklerini takipçilerine iletmek için yazdığı bir kitap, bir kendini anlatma çabası… Edebi roman sevdasındakiler değil ama sevenleri okuyup oldukça keyif alabilir.


Kardan Kız- Eowyn Ivey


2012 İngiltere Ulusal Kitap Ödülünü alan kitap, adı ve romantik kapak resmi ile dikkat çekiyor.
Jack ve Mabel, ölü doğan çocuklarından sonra hayatlarında hep bir eksiklikle yaşarlar. İlerleyen yaşlarında, her şeylerini bırakıp Alaska’ya yerleşirler. Çocuk özlemi çeken çift, yılın ilk karı yağdığında kardan bir kız çocuğu yapar. Ertesi sabah uyandıklarında, çocuğun yerinde yeller esmektedir ve karda minik ayak izleri vardır. Mabel’in çocukluğundaki resimli hikaye kitabındaki kardan kız gerçek olmuştur.
İlk başlarda çift, kardan kızın varlığı konusunda birbirlerinden şüpheye düşerken zamanla, kız zamanla varlığını komşularına da ispat eder. Kardan kız, karlı Alaska’da, fakir ve sıkıcı hayatlara sihirli dokunuşlarda bulunur ve yıllar sonra bir gün, yine geldiği gibi ortadan kaybolur…


Kendisi de Alaska’da yaşayan yazar, o bölgede yaşamanın tüm zorluklarını çok güzel betimlemiş. İlginç başlayan roman, uzun ve sıkıcı devam ediyor ve maalesef vasat bitiyor. Aldığı ödüle, kapak resmine ve adına kanmayın.


The Snow Child



24 Eylül 2014

Ustam ve Ben - Elif Şafak


Elif Şafak, edebi tarzı, akıcı ve zengin dili, anlatım kabiliyetiyle tartışılmaz bir yazar. Son kitabı "Ustam ve Ben" ile, bir fil (Çota) ve filbaz çocuk (Cihan) üzerinden Osmanlı'nın bir dönemini anlatıyor. 
16.yy. İstanbul'u Kanuni döneminde başlayan tarihi olaylar, Sadrazam İbrahim Paşa ve iki oğlunun ölüm emrini vermesi, sevilmeyen, "cadı" yaftalı, Kanuni'yi her konuda fazlasıyla etkileyen bir Hürrem Sultan, her görenin aşık olduğu Mihrimah Sultan ve Rüstem Paşa ile olan mutsuz evliliği, Ayas Paşa ve Lütfü Paşa'nın vezirlik dönemleri, veba salgını, Kanuni'nin ardından Şehzade Selim'in tahta çıkması, içkiye olan düşkünlüğü, peşinden padişah olan Sultan Murad'ın kardeşleri ve evlatlarını katletmesi, Mimar Sinan'ın eserleri ve daha neler neler... 

Elif Şafak'ın 3 yıllık araştırmasının sonucu olan "Ustam ve Ben", mimarlar ve sanat tarihçileri tarafından oldukça eleştirilmekte. Mimar Sinan'ı ve eserlerini baz alması bakımından benim de baştan ilgimi çeken kitabın iyi araştırılmadan yazıldığını ve basit kaldığını kabul etmek lazım. 

Kültürümüze ait olmayan, Hindistan'dan gelen bir fil, bu filin Osmanlıda çok ilgi çekmesi, inşaatlarda ve törenlerde kullanılması bana hiç inandırıcı gelmediği gibi çok da itici geldi...

Son dönemlerde, devamlı "moda" konular üzerine kitap yazan Elif Şafak, sanki bu kitabında da, "Muhteşem Yüzyıl" dizisini izlerken notlar almış ve adeta -bu konudan ve yarattığı hayranlık ile meraktan ben de biraz para kazanayım- demiş... Sonuçta da ortaya sıkıcı, okuması insanı yoran, konusu bayat bir kitap çıkmış. 

"Ustam ve Ben" i bitirme sebebimin Elif Şafak'a olan saygımdan olduğunu belirtmekte bir sakınca görmüyorum. 
- Sevgili Elif Şafak, nerede " Bit Palas" , nerede bu son kitap...