20 Ocak 2015

Whiplash


19 yaşındaki Andrew Neyman, küçük yaşlardan itibaren bateri çalmaktadır. Manhattan’da, Shcarffer Konservatuarına devam eden Andrew, bir gün okulun en sert hocası olan Terence Fletcher’in dikkatini çeker. Fletcher ile çalışmak zordur; ekibini sürekli yarışmalara hazırlar; başarılı olmayı hedeflediği kadar acımasızdır da… Fletcher’in doğru ritmini yakalayabilmek için herkes canını dişine takıp çalışmak ve bulunduğu yeri kazanmak zorundadır. Burada kan vardır, gözyaşı vardır… Fletcher için ise önemli olan karşısındakinden kapasitesinin fazlasını istemek ve böylece jazz dalında yeni Charlie Parker’lar (Bird) yaratmaktır. Gelmiş geçmiş davulcuların en iyisi olmak isteyen Andrew da, bu uğurda kendini öldüresiye mücadele eder… 





Whiplash, en iyi film, en iyi uyarlama senaryo, en iyi yardımcı erkek oyuncu (Terence Fletcher rolü ile J.K.Simmons), en iyi kurgu ve en iyi ses miksajı dallarında 2015 Oscar adayı olarak gösterilmiş. Sundance Film Festivali’nde en iyi film dalında hem büyük jüri ödülü, hem de izleyici ödülü alan film ülkemizde de ilk defa Adana Altın Koza Film Festivali’nde gösterilmiş, ardından 2014 Filmekimi programında yer almış. Şu an sadece 19 sinemada gösterime giren film, yeterli reklamı yapılmadığı için umarım  pek çok gerçek sinema sever tarafından kaçırılmaz. Doğrusu bu beş dalda da Oscar almayı yüzde yüz hak ediyor.
Whiplash’ın yönetmeni, 1985 doğumlu Damien Chazelle, mali sıkıntılardan filmi önce kısa metrajlı çekmiş. O haliyle dahi ilgi çeken ve ödüller kazanan film, kazandırdığı paralar sonucu, 19 gün gibi kısa bir sürede tekrardan çekilerek bu günkü mükemmel halini almış. Kim bilir, genç bir yönetmenin doğuş hikayesi de bir başka filmin konusu olabilir…
Jazz’la çok ilgili olmayan ve mümkünse çok fazla dinlemek istemeyen ben, tüm film boyunca çalan parçaları sonsuz bir hazla dinledim. Bana belki de jazz’ı sevdiren film olacak Whiplash da adını, aynı adlı bir jazz parçasından alıyor. Bu arada başrol oyuncusu Miles Teller, 15 yaşından beri davul çalıyormuş. Filmde, çok az sahnede dublör kullanan aktörün filmde ellerinin kanadığı sahnelerin ve hocasından tokat yediği sahnenin gerçek olması oldukça takdire şayan bir durum.
Filmi, tam bir haz duygusuyla seyrettim. Uzun süredir bu kadar yoğun hislerle seyredip beğendiğim bir film olmamıştı. Öyle ki sonunda ellerim patlayana kadar alkışlamak istedim. Tek kelimeyle mükemmeldi. Hem dram, hem gerilim, hem komedi, hem müzikal... Bu filme gitmemiz için ısrar eden Ceylan’a sonsuz teşekkürler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder