21 Şubat 2017

Leningrad Madonnaları - Debra Dean


Bazen sadece adını beğenip hiç bilmediğiniz bir kitabı aldığınız olur mu? Çok ender de olsa benim olur ve içlerinde çok ilginç kitaplara rastlarım. “Leningrad Madonnaları” Saint Petersburg’da bulunan Hermitage müzesinde geçtiği için benim ilgimi çekti. Bu müzeyi 2008 Haziranındaki Rusya seyahatimde gezme imkanım olmuştu ve çok etkilenmiştim.


Romanın kahramanı Marina, artık yaşlanmıştır ve alzeimer hastalığı hayatını etkilemeye başlamıştır. Yakın geçmişini yavaş yavaş unutan Marina, gençlik yıllarında, 2. Dünya Savaşı sırasında Leningrad’da yaşadığı anıları hatırlamaktadır. Leningrad, 1941 yılında Alman işgaliyle, açlıkla ve soğukla cebelleşmektedir. Marina ise o zamanlarda Hermitage Müzesinde tur rehberi olarak çalışmaktadır. Ona ve iş arkadaşlarına müzedeki sanat eserlerini Almanlardan saklamaları söylenir. Hepsi gece gündüz çalışır, tüm eserleri paketler ve saklarlar. Marina, savaş sırasında açlık ve yokluktan, soğuktan, bombalardan aklını kaçırmamak için sanat eserlerine sığınır. Hepsini ezberler ve özümser. Yaşlılık yıllarında Amerika’da yaşarken geçmişin anılarında yine aynı sanat eserleri onu esir alır. Sanat ve tarihin içiçe girdiği ve yaşlı bir kadının hezeyanlarıyla kurgulanan başarılı bir roman.
Gelelim Hermitage Müzesinin hikayesine…
Rus İmparatoru Deli Petro, 1700’lü yılların başlarında Saint Petersburg şehrini kurar. Daha sonra tahta geçen Çariçe Katerina ünlü Rus mimar Rastrelli’ye yeni bir saray yaptırır ve bu saraya ayrıca kendi özel malikanesi olarak “inziva evi” anlamına gelen bir Hermitage binası ekletir.  Bu bina Çariçe tarafından Avrupa’nın her yerine gönderilen adamlarının satın aldığı sanat eserleriyle dolup taştıkça ek binalar yapılır. Eşsiz değerdeki Titian, Murillo, Rubens, Renoir, Van Dyck, Rembrant, Degas, Cezanne, Poussin tabloları duvarları süsler. Çariçe döneminde bu eserleri kimse göremezken kendisinden sonraki Çar 1.Alexander döneminde bina müzeye dönüştürülür; ancak yine de sadece izin verilen kişiler binayı gezme izni vardır. 1917 Ekim Devriminden sonra binalar müze olarak halka açılır. II. Dünya Savaşından önce müzede 1.600.000 eser bulunmaktaydı.

22 Haziran 1941’de şehirde Nazi saldırısı başlar. Müze görevlileri sanat eserlerinin taşınacağı hususunda bilgilendirildiler. En değerli 40 eser müzenin kasası olan altın odaya kaldırılır. Depolar açılıp, ambalaj malzemeleri, kağıtlar, yün kumaş ruloları, dev ahşap sandıklar çıkarılır. Küçük resimler dikey olarak sandıklara konur. Büyükler çerçevelerinden çıkarılıp rulo yapılır. Tüm çalışanlar canla başla ve uykusuz bu depolama işi için çalışır. Ürünlerin çoğu paketlenip numaralandırılır ve Hermitage için hazırlanan özel trene yüklenir.  1 Temmuz 1941’de askerlerin koruması altındaki tren, Hermitage’ın yarım milyona yakın en değerli eserini Sverlosk’a taşır. Ardından bir milyona yakın eser de yine buraya aktarılır.

Nazi kuşatması tam 900 gün sürer. Naziler Hermitage’a 30 tane bomba atarlar. Bombalardan biri binanın içinde patlar ve dev bronz avize yere düşer. Mermer zemin zarar görür. 1943 yılında Hermitage çalışanları müzeden 80 ton kırık cam ve moloz yığını kaldırır. Bombalardan taşınamayan eserler oldukça zarar görür ve yine bombalardan delik deşik olan saray, kış şartlarından da oldukça etkilenir.

Kızıl Ordu’nun direnişi, Rusya’nın sert iklimi, Hitler’in ordularını yenilgiye sürükler. Kuşatma sona ererken müze 1944 Ağustos’unda onarılmaya başlanır. Sverdlovsk’taki depodan bir buçuk milyon adet sanat eseri geri getirilip yerine konmaya başlar ve 4 Kasım günü Hermitage’ın 68 salonu ziyarete hazır hale getirilir.



Madonnas of Leningrad



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder