23 Şubat 2017

Manchester by the Sea / Yaşamın Kıyısında

Boston’da tek gözlü bir odada yalnız yaşayan Lee Chandler, tesisatçılık, kapıcılık işleri yapmaktadır. Bir gün, doğup büyüdüğü Manchester’da yaşayan abisinin kalp krizi geçirdiği haberini alır. Hastaneye gittiğinde, abisinin öldüğünü öğrenir. Yeğeni Patrick’in vesayeti de ona kalmıştır. Bir müddet Manchester’da kalıp gidişatı sekteye uğrayan yaşamları yoluna koyması gerekmektedir.
Burada flashbackler devreye girer. Ruhsuz ve hayattan zevk almayan Lee’nin eskiden bir karısı ve üç çocuğu olduğunu, abisi ve yeğeni ile yakın ilişkiiçinde olduğunu görürüz. Ta ki trajik bir olay çocuklarının ölümüne ve karısından ve sonra da Manchester’dan ayrılmasına neden olana dek… Abisinin ölümünün ardından kasabaya geri dönmesi, içindeki acıları kanatır, karısının kurduğu yeni hayat, onun yıkılmışlığını ve yaşarken ölmüşlüğünü daha çok gözler önüne serer. Ayrıca tüm kasaba da ona düşmandır. Geri dönmek, hayata kaldığı yerden devam etmekte zorlanan Lee, yeğeninin velayetini abisinin yakın bir arkadaşına devreder. Ve inziva hayatına kaldığı yerden devam eder…

Casey Affleck, sakin ve duygusal performansı ile rolünün hakkını verirken, En İyi Erkek Oyuncu Oscarı kategorisinde oldukça iddialı. Lee’nin yeğeni rolündeki Lucas Hedges de En İyi Yardımcı Erkek oyuncu kategorisinde, filmde çok az görünmesine rağmen – nedendir bilmem- Michelle Williams da En İyi Yardımcı Kadın oyuncu kategorisinde Oscar adayı… Film, En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Orijinal Senaryo dallarında da Oscar’a aday gösterilmiş. Doğrusu ben çok sevmedim Manchester by the Sea filmini. Bana fazla uzun ve iç karartıcı geldi. Oscar konusunda ise tek şansı Casey Affleck’e veriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder