“Geber Anne” kitabı, önce adının çarpıcılığıyla okudukça da edebi yönü ve
sıra dışı hikayesiyle 1998 yılında beni büyülemişti. Daha sonra “Uzunharmanlarda
Bir Davetsiz Misafir”, sonra da “Sandık Odası” ile okumaya devam ettim Sezgin
kaymaz’ı… O adeta bir edebiyat cambazı… O kadar günlük bir dille o kadar iyi
edebiyat yapar ki okurken mest olursunuz.
Sevinç Kuşları üçlemesi de “Deccal’in Hatırı” ile başlayıp “Kısas” ile
devam etti ve “Son Şura” ile sonlandı… Ankara’nın yazarı yine Ankara odaklı bir
roman dizini oluşturmuştu. İrfan isimli bir çocuğun çevresine toplanmış bir
sürü ilginç karakter … Kentsel dönüşüm palavrasının çevresinde, iyi mafya, kötü
mafya, zengin iş adamları, onların eşcinsel çocukları, transseksüeller, travestiler,
iyi polisler, kötü polisler, sokak çocukları, heteroseksüel doktorlar,
garibanlar, haydutlar, sokak çocukları, sokak kadınları, onların pezevenkleri,
daha annesinin karnında bıçaklanan İrfan, ona süt ve sevgi veren güneşe
çıkamayan Zilha, Veysel’in AIDS’li sevgilileri, acımasız adamlar, bol bol küfür edip kendi dillerince konuşup anlaşırlar… Hepsinin ayrı hikayeleri
vardır, başlar ve biter…
İlk iki kitabı okumaya doyamasam da aradan geçen yılların ardından hikayeye
devam eden “Son Şura” biraz olaylardan kopuk kalmış diye düşünsem de Kaymaz’ın
önünde herkesin şapka çıkarması derektiğini düşünüyorum.
Deccal'in Hatırı (Sevinç Kuşları-1)
Kitap Adı: Son Şura (Sevinç Kuşları-3)
Deccal'in Hatırı (Sevinç Kuşları-1)
Kısas (Sevinç Kuşları-2)
Kitap Adı: Son Şura (Sevinç Kuşları-3)
Aylin Tuğrul Mükemmeldi...
ReplyDelete