Evia, Yunanistan’ın Girit’ten sonraki en büyük adası… Yunanistan anakarasından Eğriboz Boğazı (Euripus) ile ayrılır. Bu boğaz antik yunan döneminden beri bilim adamlarının ilgisini çeken özelliklere sahiptir. Akdeniz ve Ege de alışılagelmedik yüksekliklerde gelgit olayları ve günde yedi kez yönünü değiştiren hızlı akıntıları ile tanınır. Büyük İskender'in ölümünden sonra Eğriboz adasına yerleşen Antik Yunan filozofu Aristo'nun bu anlaşılması zor doğal olayları anlamak uğruna kendisini akıntıya attıği söylenir . Biz burada üç ayrı şehirde kaldık. Kuzeydeki Orei, kaplıcalarıyla ünlü Loutraki Aidipsou ve başkent Halkis… Evia, özellikle yerli turistlerin tercih etiği bir ada ve buradaki turistik tesislerde İngilizce bilen yok denecek kadar az…
Orei
Limana girip bağlandığımız gibi marketin sahibi ile çalışanı koşa koşa geldi... Çat pat Türkçe biliyorlar... Dedeleri Türkiye'den göçmüş... Orei şirin ve samimi bir kasaba...
Buranın en güzel tarafı, tekneyi
bağladığınız iskelenin hemen arkasının plaj olması. Tekneden bir koşu gidip
denize girip gelebiliyorsunuz.
Akşam yemeğimizi ise yerel bir tavernada
yedik. 4 kişi bir akşam
yemeği için 54 euro para ödedik. Gayet uygundu; Yani adam başı 45 tl gibi düşünün...
Orei, 1965 yılında sahilde gömülü olarak
bulunan, Hellenistik devirlere ait yaklaşık 6 ton ağırlığındaki mermer boğa
heykeli ile ünlü. Heykel, ahşaptan yapılmış camekanlı bir kulübede
sergileniyor.
Akşam Orei’nin sokaklarında dolaşırken gözümüze çarpan en hoş şey, meydanda ücretsiz sergilenen açık hava sinemasıydı.
Akşam Orei’nin sokaklarında dolaşırken gözümüze çarpan en hoş şey, meydanda ücretsiz sergilenen açık hava sinemasıydı.
Loutraki Aidipsou
Kaplıcaları ile meşhur Loutraki
Aidipsou...
Burası tam bir inziva kasabası... Çirkin
çirkin kaplıca otelleri var ve yaş ortalaması resmen 80... Yunanistan'ın en büyük kaplıcalarının bulunduğu Loutraki, kükürtlü suları ile antik çağdan beri ünlü... 19. yy'ın ihtişamlı otelleri şu an oldukça köhne görünüyor. Akşam yemeğinizi bir
otelin deniz kıyısındaki kafesinde yedik. Pizza ve pide... Sonra biz Zeliha ile
sokaklarda biraz turladık. Burada butik gezmek de pek moda; bütün kadınlar gece
alışverişte...
Khalkis
Evia ile ana karayı bağlayan metal köprünün
bulunduğu Khalkis ilginç bir yer. Şehir bu metal 39 metre uzunluğundaki
köprünün her iki yanında gelişmiş. Bizim kaptanlar liman polisine gittiler ve
geçiş ücreti için tekne başına 35 euro ödediler. Saat gece 22:00'den itibaren
polisin anonsunu bekleyeceğiz ve köprü açılınca sırayla karşıya geçeceğiz.
Geçişimizin kaçta olacağı meçhul; çünkü akıntının durumuna göre değişebilirmiş.
Bir nevi kapana kısılmış gibiyiz...
Bu muhteşem heykel köprünün hemen yanında
yer alıyor. Khalkis ismini Yunancada 'bronz' anlamına gelen halkos kelimesinden
almış.
Aristo'nun, şu bizim geçeceğimiz meşhur
köprüde durup suyun akıntısına epeyce kafa patlattığı, sonra da kendini
köprüden aşağı attığı söyleniyor.
Bu da bizim Edirne'deki eski tren
istasyonuna benzeyen ana karaya hizmet eden tren garı.
Teknelerimizi Evia tarafına, otellerin ve
barların önündeki rıhtıma bağladık. Sokaklarda epeyce gezdik, yemek yedik,
Gece saat 10:00'dan itibaren uyur
uyanık, telsizde 12. kanal açık anonsu bekledik. Saat 2:00 gibi, liman polisi
her tekneyi tek tek anons etti ve hazır olup 'stand by' konumda beklememizi
istedi. Köprü açıldı, önce güneyden gelen tekneler geçti, sonra da biz kuzeyden
gelenler.
Köprü ardımızdan yine kapanınca koyun
sancak tarafına, demir yolu istasyonunun önüne 10 metreye demir attık. İlginç
bir deneyim oldu... Ancak epey uykusuz kaldık. Çünkü gece tam dikkat köprüyü
geçince uykumuz feci açıldı...
Biz Evia'ya tekne ile gittiğimiz için farklı bir deneyim yaşadık. Ana karadan Khalkis köprüsünden bu adaya gelip gezmek çok kolay. Evia şirin bir Yunan Adası olmaktan çok ana karanın sayfiye yeri gibi... "Yunan Adaları'nda tatil yaptık" denilince sakın aklınıza Evia gelmesin :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder