Ünlü
İngiliz rock grubu Quenn'in en iyi 24 şarkısından oluşan “We Will Rock You”
müzikalini İstanbul’daki ilk performansında, 3 Mayıs Cuma gecesi izledik. Gösterinin
Asya yakasında -bizim taraf- olması bizim işimize gelirken, Cuma gecesi trafiği
dolayısıyla en son dakikaya kadar salonun boş kalması doğrusu beni biraz hayal
kırıklığına uğrattı.
10 yılı aşkın süredir devam eden Ben Elton imzalı müzikal, aynı
yıl “Yılın En İyi Müzikali” dahil 5 ödül almış. Gösteri, 2003 yılında 5 ayrı
dalda, “En iyi Müzikal”, “En İyi Müzikal Aktörü”, “En İyi Aktris”, “En İyi
Yardımcı Kadın Oyuncu” ve “En İyi Yönetmen” ödülü dahil toplam 20 ödülün sahibi
olmuş.
Tam tamına benimle yaşıt olan (1970) Queen grubunun günümüzün
gençleri ve çocukları tarafından da en iyi şekilde tanınıp halen efsanesini
devam ettirmesi için en doğru seçim olmuş bu müzikal. Benim Queen ile ilk
tanışmam 1980’li yılların başında oldu… Freddie Mercury, ilginç kıyafetleri,
güçlü sesi ve inanılmaz enerjisiyle ve ilk kez “Radio Ga Ga” şarkısıyla favorilerim
arasına girmişti. (İlginçtir ki müzikal de aynı şarkı ile başladı.)
Hikaye,
günümüzden 300 yıl ilerde “iplanet” isimli bir gezegende geçiyor. Gezegende
korkutucu bir hüküm süren “Killer Queen”in kuralları doğrultusunda “Ga Ga
Gençlik”, aynı şarkıları dinler, aynı kıyafetleri giyer, aynı düşünceleri paylaşır.
Bu yeknesaklık içinde Galileo isimli genç, farklı hayaller kurup eski rock
şarkılarının unutulmuş şarkı sözlerini kafasının içinde duyar. Aynı anda farklı
bir yerde bir genç kız da, diğer kızlardan farklı giyinip onlar gibi olmayı
reddetmektedir. Galileo ve genç kız, eski rock ruhunu yaşatmaya çalışan “Bohemians”lara
katılırlar. Burada eski efsane rock sanatçılarını anarlar ve onların isimlerini
alırlar. “Bohemians” lar da “Killer Queen”in adamları tarafından yakalanıp
düşünceleri değiştirilmeye çalışılır. Sonuçta rock ruhu galip gelir ve dünya
yine en güzel şarkıların yazılıp söylendiği bir yer olur…
“Müzikalin
sonuna geldik” dediğiniz anda perdede “Do you want “Bohemian Rhapsody”?
yazısını gördük. Herkes “yessss” diye bağırınca perdede bu kez “oh…alright then”
yazısı belirdi ve o müthiş Rock oratoryosu parça başladı. İnanılmaz güzel bir
finaldi.
Türk seyircisiyle ilgili bir
gözlemim var: Müzikal olsun dünyaca ünlü sanatçılar olsun, ayağımıza kadar
geliyorlar, biz de hiç kaçırmadan izlemeye gidiyoruz. Ancak dil sorunundan
mıdır, kültür farkından mıdır bilemiyorum tam manasıyla eğlenemiyoruz… Herkese
dikkat ettim, el çırpıp olaya katılmak istiyoruz ama bir kasılmak, bir
rahatsızlık, aman garip mi kaçarım sorunsalı, bir türlü kendimizi rahat
hissedemiyoruz… Halay çekerkenki rahatlığımızdan eser yokJ Bir gün
yurtdışında bir konsere ya da müzikale gidersem aradaki farkı gözlemleyip
yazacağım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder