Birinci Anlaşma: Sözcükleri Özenle Seç
Söz "büyü"dür. Sözlerimizle birini büyüleyebilir veya o büyüden kurtarabiliriz. Büyürken ve sonrasında ebeveynlerimiz, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, eğitmenlerimiz, eşimiz bizimle ilgili düşüncelerini . Ehlileştirme sürecinde ebeveynlerimiz ve kardeşlerimiz bizimle ilgili fikirlerini hiç düşünmeden söylediler ve biz de yeri geldi bu düşüncelere inandık, gerçek olduklarını düşünüp mutsuz olduk ve korktuk. Beceriksiz olduğumuza, çirkin olduğumuza kanaat getirdik. Olumsuz fikirleri kabul etmek, ancak olumsuz fikirlerin bulunduğu bir zihinde olabilir. Siz insanlar ve kendiniz hakkında saf ve gerçek düşünceleri sarf etmeye başlarsanız hayatınız daha kolaylaşır ve olumsuzluklar yok olmaya başlar. Sözlerinizi özenle seçerseniz, kendinizi iyi, mutlu ve huzurlu hissedersiniz.
İkinci Anlaşma: Hiçbir Şeyi Kişisel Algılama
Sen kim olduğunu, ne olduğunu bil; kabul görmek, onaylanmak gibi bir ihtiyacın yok.  Hiçbir şeyi kişisel algılamamayı alışkanlık hâline getirdiğinizde, birçok ızdıraptan kaçınmanız da mümkün olur. Kızgınlık, kıskançlık, fesat gibi duygularınız yok olur, üzüntüleriniz bile kaybolur. Bu anlaşmaya uyduğunuzda kimse size zarar veremez. Kişilerin suratının asıklığı, kötü davranışları, nankörlükleri sizinle ilgili olmayabilir, her şeyi kişiselleştirmeyin. 
Üçüncü Anlaşma: Varsayımda Bulunma
Başkalarının ne düşündüğü ve ne yaptığına dair varsayımlarda bulunuruz. Varsayımda bulunmanın kötü tarafı ise o varsayıma inanmamızdır.  İletişimden kaçınmayın. Anlamadığınız bir şeyi sorun. Konu zihninizde netleşinceye kadar soru sorma cesaretini gösterin. 
Dördüncü Anlaşma: Elinden Gelenin En İyisini Yap
Kalitesi nasıl olursa olsun daima en iyisini yapmaya özen gösterin. Ne daha fazla ne daha az. Yapabildiğinizin en iyisini yaptığınızda, içiniz rahat edecektir. 

Toltek halkının bilgeliğinden esinlenerek belirlenen bu dört yaşam kuralı, hayatımızda çok önemli bir yer işgal etmeli. Kitapta da değinildiği gibi: "Bugün modern insan, "doğaya tapınma" kültürlerine ilkel bir din formu olarak bakıyor. oysa bu, Batı kültürünün kendini beğenmiş tavırlarından biridir. Batı kültürü insanı her şeyin merkezine koyuyor. Doğayı kendisinden aşağı, kaynaklarını sömüreceği, açgözlülüğünü doyuracağı bir nesne olarak görüyor. Daha...daha...daha fazla kazanmak için doymak bilmeyen hırsıyla çevresine zarar verdiğini, bu zararın kendisi için bir intihar olduğunu bilmiyor."