19 Temmuz 2015
Skopelos’a gelmeden hatta gezimize başlamadan önce, 2007’de bu adada çekilen ve baş rollerini Meryl Streep, Pierce Brosnan, Colin Firth, ve Amanda Seyfried’in paylaştığı ve en sevdiğim filmlerden biri olan Mamma Mia’nın çekildiği mekanları görmeyi kafama koymuştum. Ayrıca burayı geçtiğimiz sene Ayşe Arman da bir yazısında anlattı ve çok methetti...
Skopelos'ta kalmak için filmin çekildiği Glossa yerleşimine yakın Loutraki Limanını seçtik. Feribotlar da hemen karşımızdaki iskeleye yolcu indiriyorlar. Loutraki küçük, pek cazip
olmayan bir yerleşim yeri. Sahilde birkaç eski ev ve bir-iki taverna var.
Araba kiralamak istedik ancak boşta araba bulamadık. Biz de adanın merkezi olan
Skopelos’a otobüs ile gitmeye karar verdik. 17:45 otobüsüne bindik. Otobüs adada gün boyunca ring yapıyor. Biletler
kişi başı 4,80 euro idi. Mesafe ise 28 km. Yolculuğumuz yaklaşık 1,5 saat
sürdü.
Bu ada korkunç yeşil. Şu ana kadar gördüğüm Yunan
adaları içinde en şanslısı... Burası 2007 yılında çekilen Meryl Streep'li 'Mama
Mia' filminin doğal seti. Onun için her köşesini feci merak ediyorum. Ada, o
günden bugüne sosyetenin uğrak yeri olmuş ve diğer adalara göre fiyatlar biraz
pahalı...
Skolepos ana limanı oldukça büyük. Mendirekte
yelkenli tekne dolu. Boş yer yok denecek kadar az. İyi ki bağlanmak için
Loutraki’yi seçmişiz. Ara sokaklara girdik, biraz kaybolduk. Merdivenli dar
sokaklar, renkli kepenkler, ahşap balkonlar, evlere hakim beyaz renk, adanın
mimarisinin sembolleri... Burada 123 tane kilise varmış. Gerçekten de her sokak
dönemecinde bir kiliseye rastlayabiliyorsunuz.
Keşfimiz bitince, Lonely Planet Yunan Adaları
gezi rehberinde önerilen Anna'nın Restaurantı'na okları takip ederek gittik.
İyi ki sahildekiler yerine burayı tercih etmişiz. Burası geleneksel evlerin
içinde çok güzel ve kalabalık bir restaurant. Anna'nın kızı bizim Türk
olduğumuzu öğrenince Bir Türk filminin soundtrackini koydu: İstanbul
Kanatlarımın Altında... Yemeklerimiz ve ortam çok güzeldi, hemen hemen bütün
masalar da dolu... Ali ve Azmi balık çorbası istediler. ‘Bouillabaisse
fish soup’ Çorba ve yanında gelen deniz mahsülleri tabağı çok hoş
görünüyordu. Benim deniz ürünlü spagettim de mükemmeldi. Zeliha'nın midesi
rahatsız olduğundan daha sade bir yemek tercih etti. Bizse yemeklerimiz bitecek
diye ödümüz koparak yedik.
Bu gezi boyunca yediğim en güzel yemekti
diyebilirim. Gecenin sonunda Anna'nın kızı bu kış İstanbul'a gelmeye karar
verdi. Ali mailini verdi, bakalım arayacak mı?
Gece 23:15 otobüsüne bindik ve Loutraki'ye doğru
yola çıktık. Aslında Loutraki’ye feribot da var ama sabah 6:00’da kalkacakmış.
20 Temmuz 2015
Bugün Mamma Mia günü:)
Sabah erken kalkıp 8:45 otobüsüne koştuk. Mamma Mia’nın
düğün sahnesinin çekildiği Agios Ioannis Kastri’ye gideceğiz.
Duraktaki taksi şoförünün dediğine göre Glossa'dan sonra 7 km., otobüs şoförüne
göre ise 4 km. yol yürümemiz gerekiyormuş. Taksici 35 euromuzu alacağını
söylediği için otobüs şoförüne inandık ve adam başı 1,60 euroya Glossa'ya gidip
tam kilisenin sapağında indik. Tabelada 5 km. yazısını görünce yılmadık yola
çıktık.
Ağaçlıklı yol, yürü yürü bitmedi, yoldan geçen
hiçbir tur otobüsü ve hiçbir araba bizi almaya yanaşmadı... Ve taksicinin
dediği çıktı, biz 7 km. yolu tam 1 saat 20 dakikada yürüdük. Tam bir Mama Mia
hac yolculuğu oldu...
Kıyıya vardığımızda, yukarıdaki kiliseye tırmanmak
için bizi 115 basamak bekliyordu. Tabii ki yükseklik korkuma aldırmadan burayı
da tırmandım... Zirveye ulaşınca birkaç sufi nefesiyle kendime geldim...
Burnunuzdan derin nefes alıp yine derince veriyorsunuz, bir müddet sonra her şey
düzeliyor.
Yukarıdan manzara inanılmaz güzel görünüyordu.
Ancak burada bizi küçük bir şapel karşıladı. Sanıyorum Agios Illonios şapelinin
içi, filmin düğün sahnesinin çekildiği yer değil ama olsun filmle ilgili
en meşhur yer burası... Ben yine mum yakmadan duramadım tabii... Aşağı inince
biraz kafede soluklandık sonra da taksi çağırıp 15 euroya Glossa'ya gittik.
Buranın en ünlü restaurantı olan ve dünya
sosyetesinin yemek yemeden dönmediği, akşam yemeği için en az iki gün sonraya
rezervasyon yapılan Aganti Restaurant’ta yemeğe karar verdik. Lonely Planet
burayı da çok methetmiş.
Restaurant, yemekleri, sunumu ve Loutraki
manzarasıyla gerçekten denemeye değer. Ben pita ekmeği üzerinde ızgara sardalya
yedim ve bayıldım.
Zeliha ve Azmi kestirme yol bulduk diye bizden
ayrılınca bize de Allah bir taksici yolladı ve o sıcakta 2 km yol daha
yürümekten kurtulduk. Yarı hacıyız ne de olsa valla Allah yardım etti... Üstüne
üstlük taksici bizden para da almadı:)
Skopelos, belki de Yunan adalarının en yeşili.
Gökyüzünü bile ağaçların arasından görüyorsunuz. Bizim gitmeye pek vaktimiz
olmadı ama plajları da çok meşhur. Özellikle Limnonari
Plajı, Kastani Beach, Milia Plajı, Panarmos Plajı, Agnontas Plajı,
Stafilo Plajı, Havalos Plajı…Turizmden
önce, ana geçim kaynağı zeytincilik olan ada, zeytinleri ve zeytinyağlarının
lezzetiyle de ün yapmış. 60‘lı yılların başında, ada halkı
zeytinliklerini feda etmek istemeyince, buraya yapılmak istenen havalimanı
Skiathos’a yapılmış. Skopelos, böylece turistlerin çoğunu komşusu Skiathos
Adası’na kaptırmış.
Skiathos'ta kaldınız mı?
YanıtlaSil