8 Ocak 2018

Kanadı Kırık Kuşlar - Ayşe Kulin


1933 yılındayız.  Patoloji Bölümünün başkanı olacağı konuşulan Gerhard ve ailesi oldukça mutlu ve refah içindedir. Bu arada Frankfurt da Yahudiler Nazilerden çok baskı görmeye başlamıştır. Gece yarısı baskınlarıyla olmayacak sebeplerden tutuklamalar yapılmaktadır. Huzursuz olan Gerhard, bir bölüm arkadaşının uyarısıyla Frankfurt’u terk etmeye karar verir. Karısı Lisa’ya hademe ile bir mektup yollayıp evdeki tüm mücevher ve çocukları alıp Zürih’e, ailesinin yanına gitmesini tembihler. Gerhard, ilk trene binip İsviçre’ye gider ve kendisinden sonra gelen karısıyla çocuklarını orada karşılar. Gerhard artık işsizdir. Günlerce hatta aylarca iş arar ancak bulamaz. Kayınpederinin fikriyle Yahudi ve kaçak bilim adamlarına iş bulma bürosu açarlar. Bir müddet sonra beklenen haber Türkiye’den, kayınpederinin arkadaşı Prof. Malche’den gelir. Gelişmekte olan ülke, bilime ve iyi yetişmiş bilim adamına açtır.  

Gerhard bu iş için İstanbul’a gider ve hayran olur. Daha sonra Ankara’yageçip  Prof. ile buluşur ve yalnız üç bilim insanına değil, kendisi de dahil tam otuz bilim adamına iş bulur. Artık kendilerine içtenlikle kucak açan bu ülkede, yeni hayatlarına başlarlar…


Kanadı Kırık Kuşlar romanı 1930 Almanya’sında başlıyor ve 2000li yılların Türkiye’sine uzanıyor. Schlimann ailesinin yıllar süren sürükleyici hikayesi sizi derinden etkiliyor… Ayşe Kulin’in harika yazım tarzı ve iyi romancılığı da cabası… Bir çırpıda, soluksuz okuyorsunuz.

Ayşe Kulin, fikirleriyle de okuru derinden etkiliyor ve diyor ki… “Ben isterim ki, herkes, yerli yerinde kalsın ve beğenmediği durumlarla mücadele etsin. Romanı yazarken da bu hissi vermek istedim: ‘Kalın ve direnin!’ Okumak da, gitmek de, kalmak da, mücadele etmek de, ‘Bana artık müsaade’ demek de... Size kalmış... Size ne iyi gelecekse onu yapın. Çünkü bu işin doğrusu yok, her insan başka bir dünya... Ama unutmayın başka vatan yok!”




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder