Magda Szabó’yu
keşfettiyseniz altın bir balık yakaladınız demektir. Yazmakta olduğu bütün
kitapları alın, ileride yazacaklarını da.
- Hermann Hesse-
İza’nın babası ölünce 49 yıllık hayat
arkadaşını kaybeden annesi Etelka, yaşadığı boşluk duygusuyla baş etmeye
hazırlanır. Budapeşte’de yaşayan ve doktor olan İza, annesini yanına almaya
karar verir. Kendi düşündüğü “iyi evlat” tanımı doğrultusunda annesine evinde
bir oda hazırlar. Bu yeni düzende annesinin tüm konforu düşünülürken duygusal
olan hiçbir şeye yer verilmez. Eski evden gelecek eşyalar, odanın düzeni,
bakıcı kadın, evde annesinin rolü, her şey İza’nın istediği şekilde olmalıdır. Ayrıca
İza’nın işi her şeyin önündedir ve annesiyle geçirdiği saatler bile sınırlıdır.
Etelka içinse bu hayat tam bir “sürgün”dür. Yaşlı kadın giderek yaşama
sevincini kaybeder. Kızını üzmemek için daha da içine kapanır ve yaşayan bir
ölü olur.
Szabó’nun ilk kez 1963 yılında
yayımlanan romanı, “Toprak, Ateş, Su,
Hava” başlıkları altında dört ana bölümden oluşuyor. Yaşam döngüsü gibi;
çocukluk, gençlik, orta yaş ve nihayetinde yaşlılık.
Hikayenin arka planında, yirminci yüzyılın
ikinci yarısında, savaş sonrası büyük bir hızla değişen bir Orta Avrupa ülkesi
olan Macar toplumunu izleriz. Büyük şehirde kırsala göre hızla devem eden
hayatı, yalnızlıkları, kuşak çatışması ve empati yoksunluğunu…
Okuduktan sonra uzunca bir süre kafanızı meşgul
eden kitaplardan biri “İza’nın Şarkısı”… Ben tek kelimeyle bayıldım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder