15 Mart 2013

Nar Ağacı -Nazan Bekiroğlu


Nazan Bekiroğlu'nun uzun soluklu romanı "Nar Ağacı" nı bitirmek en sonunda nasip oldu. Pek çok yorumun aksine, çok zorlanarak okuduğum ve anlamakta zorluk çektiğim bir kitap oldu "Nar Ağacı"... İnat ettim bitirdim. Ha tanıştılar ha tanışacaklar derken kitabın son 10 sayfasına geldim. Setterhan'ın yaşadığı diyarlar; Tebriz ve Batum ise hiç mi hiç ilgimi çekmedi. Anlatıcının dede ve ninesinin hayatlarını bir film gibi izlediğini anlattığı bölümler ise gerçeklikten son derece uzak ve iticiydi. Konuya gelince:
Kitabı ağzından dinlediğimiz profesörün dede ve ninesinin hikayesidir bu... Fonda Balkan Harbi ve birinci dünya savaşının sancıları vardır. O zamanlarda Anadolu topraklarında ve Acem diyarında yaşananlar tüm çarpıcılığı ile gözler önüne serilir. İran Türklerinden Setterhan, hazin bir aşk hikayesi sonucu, yaşadığı diyarları ve ailesini bırakır. Hayatta tek vakıf olduğu konu olan halı tüccarlığından dahi vazgeçer  ve yolu Trabzon'a düşer...
Zehra ise tüm tazelik ve güzelliğiyle adeta Setterhan'ı bekler. Trabzon'un Ruslar tarafından işgali sırasında anneannesiyle birlikte muhacir olarak İstanbul'a gider. Trabzon'a geri döndüğünde kısmeti onu beklemektedir...
"Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim"




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder