21 Şubat 2012

İstanbul Gezi Rehberi-Murat Belge


Fransız misafirlerimizin gelmesiyle birlikte Murat Belge'nin hazırladığı "İstanbul Gezi Rehberi" kitabını okumaya başladım. Murat Belge, İstanbul'u semt semt, hikaye hikaye bize anlatmış, bildiklerini bir avuç gezgin yerine tüm Türkiye ile paylaşmış. Anladığım kadarıyla kitabın eski baskıları da mevcut ve bu okuduğum 2008 baskısı ancak yine de yer yer eski kalıyor...İstanbul o kadar çabuk değişiyor ki, İstanbul hakkında bir kitap yazmak biraz cesaret istiyor anlayacağınız :)








Kitapta yer alan Ayasofya ile ilgili efsanelere değinmeden geçemeyeceğim... Ayasofya'nın sözcük anlamı “kutsal bilgelik”tir. Efsaneye göre Türkler, Ayasofya’ya geldiğinde patrik dua etmektedir. Güneyde bir kapıyı çekip gider. Bu kapı o günden beri açılmamıştır. Kubbeye yeniden haç konduğunda açılacak ve patrik geri dönüp duasını bitirecekmiş. Müslümanlar, kubbenin harcının Hz. Muhammed’in tükürüğü ile tutturulduğuna inanırlar. Diğer bir inanışa göre imparator Iustinianos, kutsal ekmeği ayinde düşürür, bir arı, ekmeği alıp uçar. Tüm arı sahiplerinden kovanlarda ekmeği aramalarını ister, bulana ödül vardır. Bir arıcı elinde bir petekle gelir, bu şekil, Ayasofya’nın planıdır. Fatih, giriş kapısına eliyle vurmuş, kapı kapanmaz olmuş,Güneydoğu köşesinde el izini adıran oyuk ve atının çiftesi olduğu düşünülen bir şekil vardır. Kuzeybatı köşesinde içine parmak sokulan nemli oyuk, tedavi edici ve uğurlu sayılır, tam tur atılmasına çalışılır.
Kendimi tutamıyorum biraz daha okuduklarımdan öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum...

İstanbul'un fethi ile birlikte tüm mimarların hedefi 32 cm. çapında olan Ayasofya’nın kubbesini geçmek olmuştur. Selimiye’nin kubbesi 31,5 m., Süleymaniye’ninki 26 m. olup hiçbiri Ayasofya’nın kubbesini geçememiştir.
Sultan Ahmet Camii, altı minareli camii olarak dünyada tektir. 260 pencereden ışık süzülür, çinileri nedeniyle Blue Mosque olarak da adlandırılır. Camii, seferlerden kazanılmaksızın devlet hazinesinden para ile yaptırıldığı için halk tarafından 100 yıl boykot edilir ve kimse namaza gitmez. 1.Ahmet , 14 yaşında 14. Padişah olarak tahta geçmiş ve 14 yıl hükümdarlıktan sonra ölmüştür. Caminin mimarı Mehmet Ağa’dır, kubbesi 23,5 m. çapındadır.
1.Ahmet’e kadar Fatih kanunnamesi geçerli olup padişaha kardeşlerini öldürme hakkı vermiştir. 1.Ahmet kuralı, “hanedanın en yaşlı erkeği tahta geçer “ olarak değiştirir.
Yerebatabatan Sarnıcı, 140*70 m. ebatlarında, 28’er sütun 12 sıradan oluşan 336 kolonda ibarettir. 80.000 m3 su depolanabilir.
Beyazıt’taki eski saraya ölen padişahların haremi taşınırdı; bugün burası İstanbul Üniversitesi’dir.
Topkapı Sarayı, 400 yıl boyunca kullanılmıştır. Sakinleri ortalama 4-5000 kişi idi.
1.Abdülhamit’in eşi Nakşidil Sultan, Napoleon’un karısı Josephine’nin kuzeni idi. Kendisi ölene kadar Hıristiyan kalmış, oğlu II.Mahmut, ölümünde gizlice Katolik papazı getirtmiştir.
Rüstem Paşa Camisi, mimarisi ve süslemeleriyle şehrin en güzel camilerinden biridir.
Yangınlarda kullanılan tulumba, Müslüman olup Davud Gerçek adını alan bir Fransız tarafından keşfedilmiştir.
Bizanslılar, başkentlerinde kayda değer bir Ermeni nüfus barındırmak istememişlerdi; bu yüzden Ermenileri,Galata gibi şehiriçi sayılmayan yerlere yerleştirdiler.
Tahtakale Hamamı (Mustafa Paşa) Doğan Kuban’ın ilginç tasarımıyla çarşı haline getirilmiştir.
Valide Hanı, eskiden matbaacılığın, bugün de yayıncılık korsancılığının merkezidir.
Süleymaniye Camii, 10 şerefeli 4 minaresi ile, Kanuni Sultan Süleyman’ın10.padişah ve aynı zamanda İstanbul’daki 4. Padişah olduğunu betimler.
Pera, Yunanca “karşı yaka, öte” manasına gelir.
Eskiden yerleşecek yer arayan göçebe Türkler, gözlerine kestirdikleri yerlere koyun akciğeri asar, en geç çürüyen akciğerin asılı olduğu noktaya yerleşirlermiş.
Ortodoks kültüründe, Aya Nicola kiliseleri denize yakın yapılırdı, çünkü denizcilerin koruyucu aziziydi.
Bulgar Ortodoks Kilisesi, dökme demirden yapılmıştır.
Kadın Eserleri Kütüphanesi, eski bir Fener Konağıdır.
II.Beyazıd, Yahudileri davet eden padişahtır.
Musevilikte, bir sinagogun açık kalabilmesi için en az 10 kişilik (erkek) cemaati olması lazımdır ve sinagoga normal yürüme mesafesinde oturmaları gerekmektedir.
Eyüp’te Ayas Paşa açık türbesi, Mimar Sinan’ın yaptığı ilk ese olup, Sinan daha sonra mimarbaşı olmuştur.
Adalar, Bizans döneminde prenslerin, imparatorların gözleri oyulduktan sonra hapsedildikleri yerlerdi. Ayrıca ciddi inzivaya çekilen keşişler de bu adaları tercih etmişlerdi. Bu yüzden “Prens Adaları” ya da “Papaz Adaları” olarak bilinirler.
Bu inanılmaz bilgiler bu kitapta, mutlaka okuyun derim...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder