Chrissy, az rastlanır bir bellek kaybına sahiptir. Yıllar
önce geçirdiği bir “kaza”dan sonra, her gece uyuduktan sonra hafızası
silinmekte ve kendini kazadan önceki zamanda zannetmektedir. Her sabah
uyandığında kendini yabancı bir odada ve yatakta bulmaktadır. Yanında yatanın
kim olduğunu bilmemektedir. Tuvalete girdiğinde, her gün aynı resimlerle
karşılaşır. Kocası Ben ve kendisinin resimleri, yanında da açıklamaları vardır.
Bir müddet bunları idrak etmeye çalışırken aynadaki orta yaşlı kadın
görüntüsüyle de baş etmeye çalışmaktadır. Ben hiç sıkılmadan her gün
Chrissy’nin sorularını cevaplar ve onu şu anki hayatlarına inandırmaya çalışır,
ta ki bir ertesi gün tekrar uyanıncaya kadar…
Bir gün Chrissy’nin cep telefonu çalar, Dr. Nash isimli bir
psikiyatr onu aramaktadır, bir süredir görüştüklerini ve onu hastası olarak
takip ettiğini söyler. Chrissy doktor ile buluşur, hayatına yeniden
kavuşabilmesi için tek çare olarak onu görür, çünkü Ben, yeteri kadar tedavi
yöntemi kullanıldığını söyleyip başka tedavi yöntemlerini şiddetle
reddetmektedir. Chrissy, Dr. Nash’ın önerisiyle her gün hatırladıklarını günlük
tutmaya başlar, doktor ile birlikte eski yaşadığı yerleri ve tedavi gördüğü
klinikleri dolaşır. Artık her sabah ilk işi doktorun telefonda hatırlatmasıyla
beraber günlüğünü okumakla başlar. Bilgileri tazelendikçe ve hatırladıklarıyla
beraber hayatıyla ilgili gerçekleri üst üste koyar. Ben’in dediği gibi hiç
çocukları olmamış olduğu yalandır; yine Ben’in dediği gibi bir çocukları olduğu
ama sonra orduda öldüğü de bir yalandır; bir araba kazası geçirdiği de bir
yalandır; hatta Ben de bir yalandır. Aslında Chrissy kimdir ve nasıl bu hale
gelmiştir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder