Bizim Knidos Burnuna sadece 10
deniz mili uzaklıkta olan yanardağ adası Nisiros’a gitmek bu seneye kısmetmiş.
Bağlanmak için ana liman yerine Paloi Limanını tercih ettik. Liman boyunca
dizilen tavernalardan birinde öğle yemeğimizi yedikten sonra plajın yolunu
tuttuk. Paloi, bir nevi Avşa adasını andırıyor, denizi de bizim Marmara denizi
gibi sığ, az tuzlu, dibi çamurlu… Çok keyifli bir deniz banyosu olmadı
anlayacağınız. Adaya gelirken ters akıntı ve dalga nedeniyle biraz
yıprandığımız için o geceyi yine Paloi’de geçirdik.
Ertesi sabah, kahvaltıdan sonra kiraladığımız arabayla ada turuna başladık. Yukarılara tırmanırken seyir için durup bol bol resim çektirdik. İlk durağımız, adanın en üst noktasındaki Emporios Köyü oldu… Tipik mavi-beyaz renklerde Rum evlerinden oluşan köyün dar sokaklarına araba ile girilemiyor. Arabamızı park edip kendimizi sürprizli sokaklara attık. Havaya hakim olan kötü koku –ki sonradan bunun adada aktif olan volkandan gelen sülfür kokusu olduğunu anladık- biraz rahatsız ediciydi. Emporios, oldukça iyi korunmuş ve AB fonu sayesinde güzelleştirilmiş, keyifle geziliyor. Gezinti sonrası soluğu cafede aldık veeeee dünyanın en güzel volcano tatlısını (içinden çikolata fışkıran kek) burada yedik. Hiç abartmıyorum, yiyeli 6 ay oldu ama tadı hala damağımda:)
İkinci durağımız, dev yanardağ krateri oldu. Burası bir vadi, çevresinde dik dağlar var ve deli gibi rüzgar esiyor. Kraterin ağzına gelip içine kadar inebiliyorsunuz. Yaklaşık 25 m. derinlikteki kraterin ancak yarısına kadar gitmekle yetindik çünkü her inişin bir de çıkış var…İlginç bir deneyimdi, sırf bunu yaşayabilmek için bu adaya gitmeye değer.
Akşamüstü son durağımız adanın
ana limanı olan Mandraki'ydi. Burası oldukça turistik, kıyı boyunca uzanan dar
yollarda cafeler, tavernalar, mağazalar, hediyelik eşyacılar… Mandraki’yi canlı
tutuyor. Adayla ilgili kitapçıklarda, bademle yapılan alkolsüz bir likör olan
soumadayı ve tarçın likörünü (kanelada) denemeden ve almadan dönmeyin diyorlar.
Biz denedik, ikisi de birbirinden kötüydü. Akşam yemek için yine Paloi’deki
tavernaları tercih ettik. Artık bu tavernada kendimizi evde gibi hissediyoruz.
Geceyi Moshonis’te geçirip ertesi sabah erkenden Rodos’a gitmek üzere yola
koyulduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder