22 Aralık 2018

bir daha ve son defa Havana...

Aslında sizden 8 saat gerideyiz. Bu sebeple bu son günümüz 23 Kasım'a denk geldi yani Ali'nin doğum gününe... Kendisi kutlama sevmediği için ben hiçbir şey yapmayacağım özel olarak ona...

Havana'ya 17:00 gibi indik. Bu hava alanı kabusumuz biliyorsunuz. 14 gün önce bugün yine buraya inmiş ve valizlerimizin gelmemesiyle hayatımızın kabusunu yaşamıştık. Yani buranın kötü anıları çağrıştırması normal. Yine valizler bantta döndü, döndü, döndüüü ve sona yakın bizimkiler de geldi. Bu kez keyifle limandan çıktık. Kalacağımız otel ilk geldiğimizde kalamadığımız nostaljik Nacional Hotel... 1930 yılında açılan otel, adeta bir Küba tarihini barındırıyor. Pek çok filme konu olan otelde kalmak gerçekten bir ayrıcalık. Odaya eşyalarımızı bırakıp bizi bekleyen otobüse geldik. Son akşam yemeğimizi meşhur Havana Club'daki Show eşliğinde yiyeceğiz.

Buraya 2006'da da gelmiş ve güzel bir show izlemiştik. Bu gece yemekler ve içki ikramı da çok güzeldi. Müzik derseniz Küba'nın ünlü bir grubuydu ve danslar eşliğinde gerçek kalitede Küba müziği yapıyorlardı. Gecenin sürprizi ise Ekin'in Kulüp işletmecisi ile hazırladıkları olay oldu... Benim dahi haberim yokken solistlerden biri Ali'yi anons etti ve onun için çok güzel bir doğum günü şarkısı söyledi. Kimseye nasip olmaz böylesi gerçekten.







Gecemiz burada bitmedi tabii ki. Otobüsle otele dönüp kendimizi sokaklara attık ve daha önceden bildiğimiz başka bir klübe gittik. Adı El TurQuino, Habana Libre Otelinin en üst katında ve sigara içilmesi için çatısı açılıp kapanıyor. Günümüz Küba sanatçılarından biri müzik yapıyordu. Seyredeni de çoktu ama saba çok erken kalkacağımızdan geceyi çok uzatamadık ve otele dönüp uyuduk.

***

Yaşasın bugün ülkemize dönüyoruz. Gerçi tatilin her türlüsü güzeldir ama bu artık işkence olmaya başladı... Uzun otobüs yolculukları, onbeş günde dört kere uçak yolculuğu ve bugünkü uzun yolculuk, sabah erken kalkmak, akşam geç yatmak, Türkiye ile saat farkı, valizlerimiz, stress, farkında olmadan çok yorulmuşuz.

Sabahın köründe kalktık. Otel bize çok kötü sandviçler hazırlamış. Otel harika ama servis beş para etmez. Küba çok bozulmuş zaten. Hizmet sektöründekiler sanki lütfen çalışıyor. Hiçbir misafirperverlik yok. Herkesin suratı beş karış.

Uçağımız 9:35... Önce Venezuella'ya uçtuk. 3 saat sürdü. Burada yolcular indi. Uçakta su bile yoktu, takviye yapıldı, kulaklıklar ve battaniyeler tedarik edildi. 1 saat uçak temizlendi ve biz de içinde beklemek zorunda kaldık. Sonra havalandık ve 12 saatlik uçuşun ardından Atatürk Hava alanına indik. Dönüşte 15 gün kendimize gelemedik. Uyku düzenimiz şaştı. Sabaha karşı uyuyup gündüz 12'de uyandık... Benim iki dizim de feci şişti ve 10 seans fizik tedavi olmam gerekti. Grip oldum, antibiyotik aldım, öksürüğüm anca 20 günde geçti. Her şeye rağmen rağmen gezmek harika... Bu kadar uzun seyahat bir daha ne zaman yapabiliriz bilmem ama bir müddet dinlensek ve fabrika ayarlarına dönsek fena olmaz diyorum.

***
bir maceranın sonu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder