Alan Greenmor, daha annesinin karnındayken babası tarafından
terk edilir. Fransız annesi, kendisine baba olarak bir Amerikalıyı seçer ve
Amerika’ya yerleşir. Bir müddet sonra bu baba tarafından da terk edilir.
Annesinin tek dayanağı olan Alan, zoraki yaptığı spor sayesinde aldığı
burslarla okulunu bitirir ve muhasebeci olur ancak mezuniyetinin ertesi günü
annesi de ölür. Birkaç sene Amerika’da çalışsa da mutlu olamaz ve annesinin
ülkesi olan Fransa’da yaşamını sürdürmeye karar verir. Bir iş bulma şirketinde
çalışmaya başlar. Bu arada en büyük aşkı Audrey ile tanışır. 4 ay sonra kız onu
terkedince büyük bir bunalıma düşer; Audrey’in dairesinde unuttuğu bir makalede
tarif edildiği şekilde intihar etmeye karar verir. Eyfel Kulesi’ndeki Jules Vernes
restoranın tuvaletinden kulenin asansör boşluğuna çıkar ve kendini boşluğa
bırakacakken karşısına bir adam çıkar. Adam onunla pazarlık yapar; atlamayıp
onun dediklerini yaparsa ona şu ankinden daha iyi bir hayat vaat eder aksi
takdirde zaten kaybedecek bir şeyi yoktur.
Alan kurtarıcısının peşinde kişisel gelişim sürecine başlar.
İsteklerini ifade etmeyi, engelleri ve sınırları koyanın kişinin kendisi
olduğunu, korkularıyla yüzleşmeyi öğrenir. Her bir adım bir diğerinden daha
zordur. Alan iş hayatında, üst noktalara gelirken kendi iç dünyasını da düzene
koyar. Kurtarıcı meleğinin peşinde ilerlerken sürprizlerle ve onun gerçek
kimliğiyle yüzleşir. Melek yoksa bir Azrail midir?...
Laurent Gounelle’in kitabının sadece “kişisel gelişim
kitabı” olduğunu zannederken güzel ve sürükleyici bir romanla karşılaştım ve
merakla bitirdim. Güzelim Paris sokaklarında geçen, içinde iş ve finans
dünyasının çılgın çarkından da bahsedilen kitap, beklenmedik bir sona sahip… Sigarayı bırakmaya yönelik yöntemlerden tutun
da çevreyle ilişkilerinize, kendinizi iyi ifade etmenize, karşınızdakine evet
dedirme yollarına, beden diliyle karşınızdakine yaklaşmaya kadar pek çok
kişisel gelişim yöntemini de zihninizin bir köşesine kaydedeceksiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder