26 Nisan 2014

Büyük Budapeşte Oteli


Bu seneki İstanbul Film Festivali'nin açılış filmi olan "Büyük Budapeşte Oteli"'ne festivalde bilet bulup gidememiştim. Sınırlı da olsa birkaç sinemada gösterime girmesiyle kaçırmadan izledik. Ünlü yönetmen Wes Anderson'un son başyapıtı olarak sayılan film,  Ralph Fiennes'ın yanı sıra F. Murray Abraham, Edward Norton, Mathieu Amalric, Saoirse Ronan, Adrien Brody, Willem Dafoe, Léa Seydoux, Jeff Goldblum, Jason Schwartzman, Jude Law, Tilda Swinton, Harvey Keitel, Tom Wilkinson, Bill Murray ve Owen Wilson gibi ünlü isimlerden oluşan oyuncu kadrosuyla sinemaseverlerin ilgisini çekiyor.
Kara komedi türündeki yapımın hemen hemen tüm sahneleri Almanya'da çekilmiş. 

1920’lerde adı efsaneleşen Büyük Budapeşte Oteli'nin  vazgeçilmez konsiyerji  Gustave H.,lobi görevlisi Zero lakaplı Moustafa ile iyi dost olur. Gustave H., otele gelen yaşlı, paralı ve sarışın dulların gönüllerini hoş tutarken bir gün bir yerlerden gelecek olan zenginliğin hayalini kurmaktadır. Sevgililerinden birinin ani ölümü sonucu açıklanan vasiyetnamesinde Gustave'e bıraktığı dünyaca ünlü rönesans tablo, sevgilisinin hain oğlunun bu olaya itirazı ve ailenin katilinin olaylara karışması ile bir kaçma-kovalamaca hikayesi izleriz. Bu masalsı öykünün destekçisi ise renkler, inanılmaz kareler, karikatürize edilmiş karakterler, eşyalar ve yönetmenin kurduğu fantastik bir dünyadır. 

Ben, ilk defa bir filmi anlatmakta zorlanıyorum. Giden herkes, bu filmden çok değişik hislerle çıkabilir. Ben, fantastik ve eğlenceli bir film izledim. Ancak, yanlışlıkla kurduğum "gerçekçi bir film " hayali yüzünden biraz hayal kırıklığına uğradım. Bunun sebebi sanıyorum yönetmen hakkında çok bilgi sahibi olmamamdı. Bilinçli bir seyirci eminim daha çok zevk alarak izler... Yönetmenin diğer filmlerini de en kısa sürede izlemeyi arzu ediyorum.
"Büyük Budapeşte Oteli"  16:9'dan 4:3'e geçen ve son sahnelere doğru siyah beyaz olan sahneleriyle adeta sinema tarihine şapka çıkartıyor. Teknik anlamda bir şahaser olan film, performanslarıyla, yönetmenliğiyle, görüntü yönetmenliğiyle sinemanın bir sanat olarak da izlenilebilir olmasının iyi bir örneği...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder