20 Ocak 2013

Amour - Haneke

 Yönetmen Michael Haneke'nin "Amour" filmi, oscar tarihinde hem en iyi film, hem de en iyi yabancı film dallarında aday olan ilk film oldu. Film geçtiğimiz hafta Golden Globe ödüllerinde en iyi yabancı film katagorisine de layık görüldü. Şehrimizde pek az sinema tarafından gösterimde olan filmi seyretmek bugüne nasipmiş.
Haneke'nin filmi tek bir mekanda, emekli müzik eğitmenleri Georges ve Anne'nin yaşadıkları yüksek tavanlı ve kasvetli bir apartman dairesinde geçiyor. 80'li yaşlarını geride bırakan çift, yaşamlarını sakin ve mutlu bir şekilde idame ettirmektedirler. Bir gün Anne, ani bir felç geçirir ve vücudunun belden aşağısı tutmaz olur. George, bu zor zamanlarında Anne'in tüm bakımını üstlenir; ancak hastalık çok hızlı ilerlemektedir. Zamanla, Anne, konuşma ve idrak yeteneklerini de kaybeder, George çareyi hemşirelerde bulur. Çiftin kendileri gibi müzisyen olan kızları da işlerinde fırsat buldukça onları ziyaret eder. Anne'nin çektiği acılar ve gelinen nokta, George'u çok sevdiği karısının acılarını sonlandırmaya yöneltir...
Filmin konusu, hepimizin ailesinde görülebilecek hayatları işliyor, yaşlılık, hastalık, felç ve birbirini çok seven yaşlı çiftlere en iyi örnek, bu yaz kaybettiğim ve yaklaşık son 10 senesini, felçler ve ameliyatlarla geçiren, bu durumu kendine yediremeyen ve yatağa mahkum olup günden güne eriyen ve en son pıhtıya dayanamayıp bu dünyaya veda eden teyzem ve onun 59 senelik iyi kötü günlerini sonuna kadar paylaşan, her fırsatta onu sevdiğini gösteren ve ona tüm nazını çektiren, onun ölümünün ardından tam 3 hafta sonra dayanamayıp kalbine yenik düşen kocası... Her aileden buna benzer nice senaryolar çıkar...
Haneke'nin filmini çok beğenmedim, yorumlardan ve aldığı ödüllerden dolayı daha etkileyici bir film seyretmeyi düşünüyordum. Biraz Avrupa insanının soğukluğu filme yansıdığı için, filme adını veren "amour" (aşk)'ı çok iyi hissedemedim. Ayrıca film beni ağır temposu ve kasvetli ortamıyla son derece sıktı; bir tarafta Anne, çok sevdiği kocası tarafından boğulurken bir tarafta da ben sıkıntıdan boğuldum. Bu eleştirilerime rağmen filmin en iyi yabancı film oscarını alması gerektiğine de can-ı gönülden inanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder