Bu sene içinde Sinop'a yaptığımız seyahati ve Sinop Tarihi Cezaevi'nde yaşadığımız duygusal anları sizinle paylaşmıştık. Seyahate çıkmadan evvel girdiğim bir internet sitesinde, Cezaevi'ni gezin, sonra da Kuyucaklı Yusuf'u okuyun mutlaka yazıyordu. Sabahattin Ali'nin sıkıntılı yaşamını ve sırlarla dolu ölümünü bilmeyen yoktur. Ali, son on yıldır hak ettiği ilgiyi görmeye başladı diyebilirim. İki sene evvel Beyoğlu YKY'de "Sabahattin Ali'nin Şehirleri" temalı bir sergi gezmiş, kendisinin Türkiye'nin pek çok yöresinde yaşadıklarıyla ilgili fotoğraflar ve hayat hikayesine tanıklık etmiştik.
Sabahattin Ali‘nin 1937 yılında yazdığı “Kuyucaklı Yusuf”, yazarın roman türünde ilk eseri. Daha önce, esprilere konu olan "Kürk Mantolu Madonna" ve "İçimizdeki Şeytan" kitaplarını severek okumuştum. Ali, dönemine göre son derece akıcı olan diliyle günümüzde de örnek alınacak Türk Edebiyatçılarının başında geliyor.
1903 yılında, Ege'deyiz. Aydın'ın Kuyucak ilçesinde bir karı koca bıçaklanmış olarak bulunur. Olay yerine giden kaymakam Salahattin Bey, anne babası önünde öldürülen Yusuf'a kıyamaz ve evlatlık olarak kendi evine götürür. Salahattin Bey'in huysuz karısı Şahinde, bu durumdan hiç hoşlanmaz. Yusuf, evin küçük kızı Muazzez ile birlikte, bu huzursuz evde büyür. Salahattin Bey'in Edremit'e tayini çıkınca oraya taşınırlar.
On sene sonra, bir bayram günü, kaymakamın kızı Muazzez'e kasabanın en zengini Hilmi Bey'in oğlu Şakir sataşır. Şakir ve Yusuf arasında bir husumet başlar. Şakir, tecavüz ettiği Kübra ve annesi aracılığıyla Yusuf'a iftira atmak ister ancak ana kız son anda bu plandan vazgeçip Yusuf'un yanında, zeytinliklerde çalışıp kaymakamın evinde hizmetli olarak kalmaya başlar.
Şakir, Muazzez ile evlenmek ister. Şahinde de bu evliliğe oldukça sıcak bakar. Hilmi Bey, Selahattin Bey'i de bu duruma razı etmek için ona bir oyun oynar. Bir kumar oyununda kaymakamı borçlandırır ve imzalattığı senetler karşılığı Muazzez ile oğlunu evlendirmesini şart koşar. Bu durumda Yusuf, esnaf arkadaşı Ali'den Muazzez ile aralarını yapacağını söyleyerek para alır ve kaymakamın borcunu kapatır. Evlilik hazırlıklarına başlayan Ali'yi, Şakir bir düğünde vurur ancak tüm görgü tanıkları olayın bir kaza olduğunu söyleyince Şakir hapse girmez. Ali'nin ölümünün ardından Yusuf ve Muazzez kaymakamın rızasıyla evlenir. Yusuf da tahrifat katibi olarak işe girer. Selahattin Bey, kalp rahatsızlığı sonucu ölür. Yeni kaymakam İzzet Bey, Hilmi Beylerin adeta uşağı gibidir ve onların talimatıyla Yusuf'u sürekli şehir dışına yollar. Bu esnada Muazzez, annesinin ısrarlarıyla eşraf ve bürokratların evlerindeki içki alemlerine katılıp alkole alışır. Bir müddet sonra durumdan şüphelenen Yusuf , bir gece habersiz gelir ve gördükleri karşısında çılgına dönüp rastgele ateş açar. Muazzez'i atına alıp kaçırır. Sabaha karşı yanlışlıkla vurmuş olduğu Muazzez ölür. Yusuf, mahvolur ve karısını gömüp atını dağlara sürer.
Ege'nin 1900'lü yılların başındaki sosyolojik durumu ve çevre tasvirleri inanılmaz güzel anlatılmış. Sabahattin Ali ile tanışmak için mükemmel bir kitap. Gerçi tüm kitaplarının ayrı bir yeri oluyor okudukça onu da bilin. Ben şiddetle tavsiye ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder